20 Mayıs 2011 Cuma

Genel ve Yerel Seçim...Seçin Bakalım Seçin...!

2009 TÜİK verilerine göre,türkiye de seçmen sayısı 49.7 milyon.eğitim durumuna göre dağılım ise:
7.5 milyon =ilkokul bile okumamış
27 milyon  =liseye kadar okumuş
15 milyon  =lise ve üstü okumuş...
tüm verilere göre,akp eğitim seviyesi liseye kadar olan gruptan en yüksek oyları almış hatta ilkokulu dahi okumamış oyların %42 sini ve eğitim durumu ilk-orta-lise şeklinde olan ev hanımlarının %61 i akp ye oy vermiş.
bu ülkede 8 milyon insanın okuma yazması yok ve bunların 5 milyonu seçmen...
adı üstünde seçmen! seçim yapabilen! bir insanın seçim yapabilmesi için bilgi sahibi olması gerekir sonrasın da ise fikir sahibi olur ve biriktirdikleri ile biriktirdikleri ölçüsünde seçim yapar.
altının değerli bir maden olduğunu biliriz.öğrenilmiş bilgidir.doğruluğu tüm dünyada kabul görmüştür.bu bilgimiz ile altını bir yatırım aracı olarak düşünebiliriz.piyasa da fiyatlarını takip ederiz.kar etmeye çalışırız.geçerli bilgimizin üstüne fikir üreterek kazanç sağlamaya çalışırız.
peki altının değerli bir maden olduğunu bilmeyen insan? basitçe size iki seçenek sunsam ve bir tarafta altın diğer tarafta 5 kuruş etmeyen ama gösterişli ve parlak bir taş sunsam? bilgiye sahip olan altını seçecektir değil mi? diğer taşın altından daha gösterişli,al benili olmasına rağmen..!peki bilgisi olmayan? her ikisinide seçebilir...kuvvetle muhtemel gösterişe kapılabilir...çünkü değer ve getirisi hakkında en ufak bir fikri yoktur.
size bir soru daha...iki hizmetçiniz var ,birisi altının değerli olduğu bilgisine sahip ve bu bilgiyi kullanabilirken diğeri tamamen bihaber...yukarıda ki gibi bir seçim için bu hizmetçilerinizden hangisini seçim yapması için gönderirsiniz?
lakin güzel ülkemizde, herkes bilgi sahibi olmadan fikir sahibidir her konuda...arabayı tamire götürürler ,sanırsınız 40 yıllık motor ustası,doktora muayene olmaya gelirler doktordan daha doktordurlar..bir yabancının türkiyeden döndükten sonraki izlenimlerini merak edip sorduklarında:
''-çok gelişmiş bir ülke,yarısı doktor yarısı mühendis'' demiş.kıssadan hisse..
seçimlerde hepimiz bir oy kullanacağız ve akıbetimizi çoğunluk belirleyecek.bu çoğunluğunda yapabileceği seçim,en başta verdiğim dağılıma bakarak aşşağı yukarı ortadadır.içi boşta olsa,değeri olmasa da çoğunluk tenekeyi altına tercih etmişse...
rahmetli barış abi ne güzel demiş:
''altın çöpe düşse,değerin kaybeder mi?
 tenekeyi parlatsan hiç çeyrek altın eder mi?''
saygılarımla...

Zaman Gazetesi Gençlik ekinden bugünkü burç yorumunuz...

 Türkiyenin en çok satan gazetesi zaman gençlik ekinde burç yorumlarına yer vermiş...bugün akrepler 10 dergi abonesi kazanma adına pozitif enerji hissediceklermiş...şaka bir yana,gazete gençlik ekinde bunu vermiş vermesine de...
''peygamberimizin burçların doğruluğu ile ilgili hadisi var mı?' sorusu sorularlaislamiyet.com 'a sorulmuş ve cevaben arkadaşlar demiş ki:
''değerli kardeşimiz,
burçların doğruluğu ile ilgili değil yanlışlığı ile ilgili hadis vardır.Hz peygamber (s.a.v) buyurmuştur ki:bir kimse gider de verdiği haber konusunda kahini tasdik ederse,Allah(c.c) 'ın muhammed' e (s.a.v) indirdiğini inkar etmiş olur.''
devamını merak edenler için:www.sorularlaislamiyet.com da burçlar diye aratırsanız bulursunuz.
gazetenin eki ile ilgili okuyucu yorumuna da takılmadan geçemedim:
''bir üniversite öğrencisi olarak gazetemize teşekkür etmek istiyorum.okumayan bir neslin bireyleri de olsak pazar günleri verilen gençlik ekini doyasıya okuyoruz.daha önce zaman gazetesi okumuyorduk...M.A''
afferin size..okumaya devam edin.bugünkü burcunuz okuyup büyük adam olacağınızı söylüyor hatta başbakan bile olabilirsiniz...

saygılarımla.
Huseyin Ertugrul Cepni

Cobanin Biri...

Cobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Cheerokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Prada ayakkabılar giyen, Ray-Ban gözlüklü ve Stefano Ricci kravatlı bir sürücü, aşağıya inip, çobana sormuş.

— Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana onlardan bir tanesini verir misin?

Çoban, bir adama… bir de koyunlarına bakmış; “Tamam” diye cevap vermiş.
Genç adam arabasını park etmiş. Telefonunu bilgisayarına bağlayıp, bir NASA sitesine girmiş, GPS’ini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Ardından, çobana dönerek;

“Tam 983 adet koyunun var!” demiş.

Çoban da “Doğru” diye cevap vermiş, “Koyununu alabilirsin”. Genç adam koyunu almış ve jeep’inin arkasına koymuş. Bu kez çoban genç adama dönüp;

“Peki… Senin nerede ve ne iş yaptığını bilirsem, koyunumu geri verir misin?” diye sormuş. Adam da “Evet neden olmasın” diye yanıtlamış. Bunun üzerine çoban;

“Sen IMF uzmanısın” demiş.

Adam hayretle sormuş; “Nasıl oldu da bildin?” Çoban “Çok basit!” diye cevap vermiş. “Buraya çağrılmadan geldin, bu bir. İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin. Üçüncüsüne gelince, bir B*ktan anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın ...

Devlet büyüğü olana kadar sürat felakettir...

Ambulansın içinde beklemeye devam ediyorduk.Derken polis telsizinden kadınhanı geçildi şeklinde duyum aldık ve daha bizim ambulans hareket edemeden yanımızdan bakanın aracı ve 2 polis eskortu hızla geçtiler.Bizde hareket ettik ve takibe başladık.
Ancak bakanın aracına ulaşabilmek ne mümkün.bizim ambulansın silecekler yağmura yetişmiyor ve bir ara gözüm hız ibresine ilişiyor:120 km/s...yaklaşık 20 dakika bu hızda devam etmemize rağmen bakanın aracını bir daha göremedik.Daha sonra şoför arkadaşa yavaşlamasını söyledim.normal hızımızla çumraya vardık.bu arada çumra istikametine doğru konya içinde tüm yollar kavşaklar kontrol altında,her köşede polis.konvoy sorunsuz geçiyor arkasından 15 dakika (tahmini) sonra kavşağa gelebilen biz siren açıp geçmek ve trafiği alt üst etmek zorunda kalıyoruz.

çumraya sağ salim ulaştık.direkt sayın bakanın arabasına bakmaya ve fırsat bulursam şoförü ile bir kaç kelam etmeye niyetlendim.efendim,araç mercedes S500,benim gibi merak edenler için söyleyeyim.bakanın ekibinden kimseyi göremedim.yemeğe geçmişler.eskortluk yapan polise:siz kaç km hızla geldiniz?diye bir soru yönelttim.
--valla hocam 180-200... sonrasında sayın bakanın aracının mükemmel bişey olduğundan kendilerininde yakalamakta zorlandığından bir kaç kelam ettikten sonra ordan ayrıldım.

konya daki proğramı da biten sayın bakan birde mevlanayı ziyaret etmek isteyince bizim kovalamaca akşam bir kezde şehir içinde yaşandı.ancak biz kestirmeden gidip mevlanaya ondan önce vardık.akşam kapalı olması gereken saatte mevlana hazretlerinin türbesi açıldı.ziyaret gerçekleşti ve sayın bakan ankaraya doğru yola çıktı.
şimdi efendim,
bizim görevimiz sayın bakana eşlik etmekti.olası bir kaza veyahut sağlık sorununa karşı. iyi de biz sayın bakanı yakalayamadık ki? üstelik yağışlı havada kendimizi dahi riske atmış olduk.
sürat felaket ise ve karayollarının kıyısında köşesinde vatandaşa pusu kurulup ''yakaladım seni hız limitini aştın''deniyorsa,bizim takip etmeye çalıştığımız konvoyun yaptığı neydi?vatandaşına pusu kuran,çam ağaçları arasına radar gizleyen trafik polislerinin gözleri önünden 180-200 km/s hızla geçen neydi? peki durdurup ceza yazabilecek hatta cezayı geçtim uyarabilecek bir babayiğit var mıydı?

sürat sadece vatandaşa mı felaket bu memlekette? yağmurlu havada o hız limiti ile bir kaza olsa ve gariban vatandaş bu kazaya karışsa acaba akabinde ki süreçte neler yaşanacaktı? olası kaza vs karşı görevde olan bizler olay yerine intikal edene kadar 15-20 dakika zaman kaybedecektik bunun sorumlusu kim olacaktı?
böylece bir görevlendirme daha bitti.ne öğrendik?
devlet büyüğü olana kadar sürat felakettir.

bu arada,
trafik kurallarına uyalım ,uymayanları uyaralım...hadi uyarın da göreyim.
saygılarımla.
Huseyin Ertugrul Cepni